Ebu Musâ el-Eşarî (R.a.)’dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:
Bir seferde Allah Rasûlü (S.a.v.) ile beraberdik. Yüksek bir yere çıktığımız zaman, lâ ilahe illallah diyor, tekbir getiriyorduk ve (bu esnada) seslerimiz yükseliyordu. Bunun üzerine Allah Rasûlü (S.a.v.): “Ey insanlar! Kendinize acıyın; siz ne sağıra dua ediyorsunuz; ne de bir gâibe! Muhakkak siz, sizi hakkıyla işiten yakın bir kimseye (Allah’a) dua ediyorsunuz ki, o sizinle beraberdir.” buyurdu. [1]
Bir diğer rivâyete göre Ebû Mûsâ el-Eş’arî (R.a.)‘nin şöyle dediği nakledilir:
“Bir savaşta Rasûlullah (S.a.v.) ile beraberdik. Savaştan gâlip olarak Medîne’ye döndüğümüzde insanlar yüksek sesle tekbir getirdiler. Bunun üzerine Rasûlullah (S.a.v.), ‘Şüphesiz sizin Rabbiniz sağır yahut gaip değildir. O, sizin ile bineklerinizin arasında gibidir. Ey Ebû Abdullah b. Kays! Sana cennetin hazinelerinden bir hazine öğreteyim mi? O hazine Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh demektir’ buyurdu.” [2]
Cehrî (sesli) zikrin yasak olduğunu söyleyenlerin kuvvetli delillerinden biri olan, aynı zamanda İbn Ebî Şeybe, Ahmed b. Hanbel, İbn Merdeveyh (Rahmetullâhi Aleyhim Ecmaîn)‘ de eserlerinde tahric ettiği ve İmâm Beyhakî (Rh.a.)‘nin «Kitâbü’l-Esmâ ve’s-Sıfât» adlı eserinde zikrettiği bu hadisi, «cehrî zikir / hafî zikir» tartışması açısından şerh eden muhaddis imâmlar şöyle buyurmuştur:
1- Şâfiî fıkhında devrinin en büyük âlimi kabul edilen, Zehebî’nin “Hadis âlimlerinin efendisi” dediği, hadis ilimlerinde otorite olan «Şeyhü’l-İslâm» İmâm Muhyiddîn en-Nevevî (Rh.a.), rivâyetteki “Kendinizi incitmeyin” emrinin mânâsını şu şekilde açıklar:
“Kendinize şefkatle davranın ve seslerinizi kısın. Çünkü insan uzaktaki biriyle konuştuğu zaman sesini yükseltir. Bu ifadeden -eğer zaruri bir durum yoksa- alçak sesle zikir etmenin mendup olduğu da ortaya çıkar. Ayrıca zikirde sesi alçaltmak, Allah’ı yüceltmek ve tazim etmek açısından duruma daha uygun düşmektedir. Ancak kişinin zikirde sesini yükseltmesi gereken zaruri bir durumu varsa bunu yapabilir.” [3]
2- Hanefî fakihi ve muhaddis İmâm Leknevî (Rh.a.) diyor ki: “Bu delile birkaç şekilde cevap verilebilir:
Birincisi, ‘Kendinize eziyet etmeyin’ ifadesi vücubiyyet ifade etmez ki açıktan zikir yapmak mekruh yahut haram olsun. Nasıl olur da onlara kendilerini zorlamamalarını tavsiye eden ‘Kendinize eziyet etmeyin’ ifadesi emir olarak anlaşılır? Bundan dolayı Şeyh ed-Dihevî, «el-Lemeât Şerhu’l-Mişkât» adlı eserinde ‘Kendinize eziyet etmeyin’ ifadesini, cehrî zikri meşru olmadığı anlamına gelmediğini bilakis burada Hz. Peygamber (S.a.v.)‘in sahabeye kolaylık ve şefkat olsun diye seslerini yükseltmemelerini istediği şeklinde açıklamıştır. Bu rivâyetten sadece gizli zikrin müstehab olduğu sonucu çıkabilir ki şuan konumuz bu değildir. Nitekim buna işaret olarak, Müslim «Sahîh»inde bu bab başlığını «Zikirde Sesi Düşürmenin Müstehab Oluşu» koymuştur. Nevevî de şerhinde buna işaret etmiştir.
İkincisi, bazı rivâyetlerin siyakından da anlaşılacağı üzere sahabenin seslerini yükseltmeleri aşırı derecede olmuştur. ‘Onlar seslerini yükselttiler’ ifadesini, «Fethu’l-Vedûd Şerhu Sünen-i Ebî Dâvûd» adlı eserinde müellif, sahabenin ‘Seslerini yükseltmekte aşırıya kaçtılar’ şeklinde açıklamıştır. Müellife göre bu rivâyetten mutlak olarak sesin yükseltilmesinin yasak olduğu sonucu çıkmaz.
Ali el-Kârî (Rh.a.), «el-Hırzü’l-Semîn Şerhu’l-Hısnü’l-Hasîn» adlı eserinde ‘Eğer kulum beni bir toplulukta zikrederse..’ mânâsındaki hadisi şu şekilde açıklar: ‘Bu hadisten kasıt gizli zikir olabilir. ‘Gâfiller arasında Allah’ı zikredenin derecesi, savaşta onca kaçan varken kaçmayıp sabredenin derecesi, savaşta onca kaçan varken kaçmayıp sabredenin derecesi gibidir’ hadisi de toplu (cehrî) zikir yapmak mânâsı taşır. Ancak bu rivâyet haddi aşan cehrî zikrin câiz olduğu anlamına gelmez. Nitekim Hz. Peygamber (S.a.v.) de bazı sahabilerin aşırı derecede seslerini yükselttiklerini işitince, ‘Kendinize eziyet etmeyin’ diyerek onları uyarmıştı.’
Üçüncüsü, eğer Rasûlullah (S.a.v.) sahabeyi bu davranışlarından men etmeyip onaylasaydı sahabe, sefer esnâsında yahut tepelere tırmanırken zikirde sesi yükseltmenin sünnet olduğunu düşünürdü. Çünkü sünnet fiil ve söz ile sabit olduğu gibi takrir ile de sabit olur. Ancak bu davranış sünnet olmadığı için, Hz. Peygamber, sedd-i zerâi’ kabilinden ümmetine kolaylık olsun diye sahabeyi uyarmıştır. Bundan da anlaşılacağı üzere bu rivâyette mutlak olarak zikirde sesi yükseltmenin men edildiği sonucu çıkmaz.
Bir diğer iddia da şöyledir: Buradaki yasak Hz. Peygamber (S.a.v.)‘den sadır olmuştur. Sahabenin sesini yükseltmelerinde bir fayda yoktur çünkü Hz. Peygamber burada sahâbenin seslerin yükseltip kâfirlerin onları duyabileceği ve kendilerinin başına bir musibet açabileceklerinden endişe etmiştir. Bezzâz‘ın da eserinde zikrettiği gibi ‘Harp hiledir’ diye düşünülecek olursa bu düşünce batıldır. Çünkü rivâyetlerin siyakından da anlaşılacağı üzere bu hadise, seferden dönüşte cereyan etmiştir.
Evet, Begavî‘nin «Meâlimu’s-Sünen»inde bunun tersini düşünebileceğimiz bir rivâyet vardır. Rivâyete göre, Ahmed b. Abdullah< Muhammed b. Yûsuf< İsmâîl< Abdülvâhid< Âsım< Ebû Osmân< Ebû Mûsâ senediyle Ebû Mûsâ şöyle demiştir: ‘Rasûlullah (S.a.v.) Hayber’e sefere çıktığında Hayber kalesine doğru yöneldi. İnsanlar vadiden tırmanıyor ve ‘Allah-ü Ekber, Allah-ü Ekber, Lâ ilâhe İllallâh’ diyerek yüksek sesle tekbir getiriyorlardı. Bunun üzerine Hz. Peygamber ‘Kendinize eziyet etmeyiniz..’ buyurdu.’ Rivâyetin devamı mâlum olduğu üzeredir.
Bu rivâyetten anlaşılacağı üzere hadise, Hz. Peygamber‘in Hayber’e yöneldiği esnâda vuku bulmuştur. Ancak sahih rivâyetlerin çoğuna göre bu olay, seferden dönüşte Medîne’nin yakınlarında meydana gelmiştir.
Bunlar benim aklıma gelenlerdir işin hakikatini Allah bilir..” [4]
KAYNAKÇA/DİPNOTLAR
[1] Müslim, el-Câmiu’s-Sahîh, 17/25.
[2] et-Tirmizî, Deavât, 2/58, Hadis No: 3374.
[3] en-Nevevî, el-Minhâc fî Şerh-i Sahîh-i Müslim b. el-Haccâc, 17/26.
[4] el-Leknevî, Sibâhatü’l-Fikr fi’l-Cehr bi’z-Zikr, Sf: 46-48.