Hizbü’n-Nasr – Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî (k.s.)

حِزبُ النَّصْرِ لِمَوْلَانَا أَبِي الْحَسَنِ الشَّاذَلِيِّ

İmâm Şâzelî Hazretleri’nin «Hizbü’n-Nasr» Duası

(Hür türlü belâ, musîbet, fitne ve düşman karşısında okunacak duadır)

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

اَللّهُمَّ بِسَطْوَةِ جَبَرُوتِ قَهْرِكَ، وَ بِسُرْعَةِ إِغَاثَةِ نَصْرِكَ، وَبِغَيْرَتِكَ لِانْتِهَاكِ حُرْمَاتِكَ، وَبِحِمَايَتِكَ لِمَنِ احْتَمَى بِاٰيَاتِكَ

نَسْأَلُكَ يَا اللّهُ
،يَا سَمِيعُ، يَا قَرِيبُ، يَا مُجِيبُ، يَا سَرِيعُ، يَا مُنْتَقِمُ، يَا شَدِيدُ الْبَطْشِ، يَا جَبَّارُ، يَا قَهَّارُ
يَا مَنْ لَا يُعْجِزُهُ قَهْرُ الْجَبَابِرَةِ، وَلَا يَعْظُمُ عَلَيْهِ هَلَاكُ الْمُتَمَرِّدَةِ، مِنَ الْمُلُوكِ الْاَكَاسِرَةِ، وَالْأَعْدَاءِ الْفَاجِرَةِ، أَنْ تَجْعَلَ كَيْدَ مَنْ كَادَنَا فِي نَحْرِهِ، وَمَكْرَ مَنْ مَكَرَ بِنَا عَاءِداً إِلَيْهِ، وَحُفْرَةَ مَنْ حَفَرَ لَنَا وَاقِعاً هُوَ فِيهَا، وَمَنْ نَصَبَ لَنَا شَبَكَةَ الْخِدَاعِ، اِجْعَلْهُ يَا سَيِّدِنَا مَسُوقاً إِلَيْهَا وَمُصَاداً فِيهَا وَأَسِيراً لَدَيْهَا

اللّهُمَّ بِحَقِّ «كۤهيعۤصۤ» اِكْفِنَا هَمَّ الْعِدَاى، وَلَقِّهِمُ الرَّدَى، وَاجْعَلْهُمْ لِكُلِّ حَبِيبٍ فِدَا، وَسَلِّطْ عَلَيْهِمْ عَاجِلَ النِّقْمَةِ فِي الْيَوْمِ وَالْغَدَا

اللَّهُمَّ بَدِّدْ شَمْلَهُمْ
اللَّهُمَّ فَرِّقْ جَمْعَهُمْ
اللَّهُمَّ فُلَّ حَدَّهُمْ، قَلِّلْ عَدَّهُمْ
اللَّهُمَّ اجْعَلِ الدَّائِرَةَ عَلَيْهِمْ
اللَّهُمَّ أَرْسِلِ الْعَذَابَ إِلَيْهِمْ

اللَّهُمَّ أَخْرِجْهُمْ عَنْ دَائِرَةِ الْحِلْمِ وَالُّطْفِ، وَالسْلُبْهُمْ مُدَدَ الْإِمْهَالِ، وَغُلَّ أَيْدِيَهُمْ إِلَى اَعْنَاقِهِمْ، وَارْبِطْ عَلَى قُلُوبِهِمْ، وَلَا تُبَلِّغْهُمُ الْاٰمَالَ فِينَا

اللَّهُمَّ مَزِّقْهُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ كَمَا مَزَّقْتَهُمُ انْتِصَاراً لِاَوْلِيَاءِكَ وَ أَنْبِيَاءِكَ وَرُسُلِكَ

اللَّهُمَّ انْتَصِرْ لَنَا انْتِصَارَكَ لِآحِبَّاءِكَ عَلَى اَعْدَاءِكَ
اللَّهُمَّ لَا تُمَكِّنِ الْاَعْداۤءَ فِينَا وَلَا مِنَّا، وَلَا تُسَلِّطْهُمْ عَلَيْنَا بِذُنُوبِنَا ‹حم حم حم حم حم حم حم› حُمّ الْاَمْرُ وَ جاۤءَ النَّصْرُ فَعَلَيْنَا لَا يُنْصَرُونَ، «حۤمۤ» «عۤسۤقۤ» حِمَايَتُنَا مِمَّا نَخَافُ

اللَّهُمَّ قِنَا شَرَّ الْاَسْوَاۤءِ، وَلَا تَجْعَلْنَا مَحَلاًّ لِلْبَلْوَى
،اللَّهُمَّ أَعْطِنَا أَمَلَ الرَّجَاۤءِ وَفَوْقَ الْأَمَلِ، (يَا هُوَ۳)، يَا مَنْ بِفَضْلِهِ لِفَضْلِهِ نَسْأَلُ، إِلٰهِنَا (اَلْعَجَلَ! ۳) إِلٰهِي (اَلْإِجَابَةَ! ۳) يَا مَنْ اَجَابَ نُوحاً فِي قَوْمِهِ، يَا مَنْ نَصَرَ إِبْرَاهِيمَ عَلَى اَعْدَائِهِ، يَا مَنْ رَدَّ يُوسُفَ إِلَى يَعْقُوبَ، يَا مَنْ كَشَفَ الضُّرَّ عَنْ أَيُّوبَ، يَا مَنْ اَجَابَ دَعْوَةَ زَكَرِيَّا، يَا مَنْ تَقَبَّلَ تَسْبِيحَ يُونُسَ ابْنِ مَتَّى، نَسْأَلُكَ اللَّهُمَّ بِاَسْرَارِ اَصْحَابِ هٰذِهِ الدَّعَوَاةِ الْمُسْتَجَابَاتِ، اَنْ تَقَبَّلَ مِنَّا مَا بِهِ دَعَوْنَاكَ، وَاَنْ تُعْطِيَنَا مَا بِهِ سَأَلْنَاكَ، وَاَنْتُنْجِزَ لَنَا وَعْدَكَ الَّذِي وَعَدْتَهُ لِعِبَادِكَ الْمُؤْمِنِينَ لَا إِلٰهَ اِلَّا أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِنِّ كُنْتُ مِنَ الظّالِمِينَ، أِنْقَطَعَتْ أَمَالُنَا وَعِزَّتِكَ اِلَّا مِنْكَ، وَخَابَ رَجَاؤُنَا وَحَقِّكَ اِلََّا فِيكَ، اِنْ اَبْطَأَتْ غَارَةُ الْاَرْحَامِ وَ ابْتَعَدَتْ فَأَقْرَبُ السَّيْرِ مِنَّا غَارَةُ اللّهِ يَا غَارَةَ اللّهِ حُثِّي السَّيْرَ مُسْرِعَةً..! فِي حَلِّ عُقْدَتِنَا يَا غَارَةَاللّهِ!. عَدَى الْعَادُونَ وَجَارُوا وَرَجَوْنَااللّهَ مُجِيراً (وَكَفَى بِاللّهِ وَلِيَّاً وَكَفَ بِاللّهِ نَصِيراً ۱۰) (حَسْبُنَااللّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ ٧) (وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّة أِلَّا بِاللّهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ ۳)

سَلَامٌ عَلَى نُوحٍ فِي الْعَالَمِينَ، اِسْتَجِبْ لَنَا (آمِينَ ۳) يَا مُعِينُ، وَصَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ فِي الْمُرسَلِينَ، وَعَلَى اٰلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِينَ

اَللَّهُمَ أَنْتَ تَعْلَمُ أَعْدَاءَنَا عَدَدًا، فَبَدِّدْ شَمْلَهُمْ بِدَدًا، وَلاَ تُبْقِ مِنْهُمْ أَحَدًا، إِنَّكَ أَنْتَ الْبَاقِي سَرْمَداً وَمَكَرُوا مَكْرًا وَمَكَرْنَا مَكْرًا وَهُمْ لاَ يَشْعُرُونَ، فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ مَكْرِهِمْ أَنَّا دَمَّرْناَهُمْ وَقَوْمَهُمْ أَجْمَعِينَ فَتِلْكَ بُيُوتُهُمْ خاَوِيَةً بِمَا ظَلَمُوا

تُدَمِّرُ كُلَّ شَيْءٍ بِأَمْرِ رَبِّهَا فَأَصْبَحُوا لاَ يُرَى إِلاَّ مَسَاكِنُهُمْ، فَهَلْ تَرَى لَهُمْ مِنْ بَاقِيَةٍ، وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَى عُرُوشِهَا، فَقُطِعَ دَابِرُ الْقَوْمِ الَّذِينَ ظَلَمُوا وَالْحَمْدُ لِلهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ،

وَصَلىَّ اللهُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى ألِهِ الطَّيِّبِينَ الطَّاهِرِينَ وَصَحْبِهِ الْكِرَامِ الْبَرَرَةِ أَجْمَعِينَ، وَعَلَى جَمِيعِ الْأَنْبِيَاءِ وَالْمُرسَلِينَ، وَالْحَمْدُ لِلهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

عَلَيكَ مُعَوَّلِي يَا ذَا الجَلَالِ – وَتَعْلَمُ مَقْصَدِي مَعَ ضِيقِ حَالِ
فَخَيِّبْ قَصْدَهُمْ فِي كُلِّ أَمْرٍ – وَعَجِّلْ أَخْذَهُمْ فِي شَرِّ حَالِ
بِجَاهِ الْقُطْبِ وَالْأَبْدَالِ طُرًا – وَبِالسُّرِ الْمَصُونِ لَدَى الرِّجَالِ
وَبِالْأَسْمَاءِ ذَاتِ الْقَهْرِ عَجِّلْ – بِمَا قَدْ رُمْتُهُ يَا ذَا الْجَلَالِ

لِحِزْبِ النَّصْرِ أَسْرَارٌ سَنِيَّةٌ – وَلِلرَّحْمَنِ أَلْطَافٌ خَفِيَّةٌ
وَإِنَّّا بِالْإِجَابَةِ قَدْ وُعِدْنَا – وَتَرْكُ سُؤَالِ مَوْلَانَا خَطِيَّةٌ

***

Allahım!
Senin kahreden güç ve kuvvetine, süratle yetişen yardım ve nusretine, çizdiğin sınırların aşılması karşısındaki mukaddes gayretine ve âyetlerinle himâyene sığınanlar hakkı için biz de Senden istiyoruz/diliyoruz, Yâ Allah!

Allah’ım! Her şeyi işiten, her nidaya icabet eden, her şeye her şeyden daha yakın olan, fermanlarını süratle gerçekleştiren, intikam ve kahrı şiddetli, derdest edip yakalaması çabuk ve güçlü olan yalnız Sensin. Zorbaların kaba kuvvetleri Senin takdirini asla engelleyemez ve ister kral, ister kisra, isterse zulme saplanmış başka herhangi bir zorba olsun, o mütemerritlerden hiçbirinin helaki Sana katiyen ağır gelmez.

Rabbimiz! Bize tuzak hazırlayanları, arkamızdan düzen kuran komplocuları, bize çukur kazmak ya da başka bir yolla bizi aldatmak isteyen art niyetli insanları Sana havale ediyoruz. Tuzaklarını kendi başlarına dola, onları kazdıkları çukurlara düşür ve attıkları ağlara kendi ayaklarını bağla.

Allah’ım! “Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd” hakkı için, düşmanlık besleyenlerin art niyetlerinden bizi muhafaza buyur. Onları gerisin geriye döndür. Hepsi Senin sevdiklerine feda olsun. Gazabını acilen onlara musallat eyle.


Allah’ım! Birliklerini boz.
Allah’ım! Topluluklarını parça parça et.
Allah’ım! Kılıçlarını körelt (mühimmatlarını kullanılamaz hâle getir) ve sayılarını azalt.
Allah’ım! Başlarına musibet yağdır.
Allah’ım! Üzerlerine azabını gönder.
Allah’ım! Onları hilm ve lütuf sahandan çıkar, onlara verdiğin süreyi sonlandır, ellerini boyunlarına bağla ve kalplerine rapteyle. Bizim için planladıkları kirli emellerine ulaşmalarına müsaade etme.

Allah’ım! Geçmiş dönemlerde peygamberlerine ve diğer dostlarına yardım ederken yaptığın gibi, bugün de bize yardım et ve bu çaresiz kullarına düşmanlık besleyenleri paramparça eyle. Sana düşmanlık edenlere karşı sevdiklerini tutup kaldırdığın gibi bizi de tutup kaldır.


Allah’ım! Düşmanca tavır sergileyenlere, Senin kapının kıtmirlerine zarar verebilecekleri güç ve kuvveti verme ve onları o konumlara getirme. Günahlarımızdan dolayı onları bize musallat etme Allahım!

“Hâ Mîm (7 kere)” İş tamam olmuş ve Hakk’ın nusreti gelip bizi bulmuştur. Daha bize hiçbir şey yapamazlar. “Hâ Mîm Ayn Sîn Kâf” bizi korktuklarımızdan masûn ve mahfuz eyler.

Allah’ım! Bizi kötülüklerden ve belalara dûçâr olmaktan sıyanet buyur. Reca duygularımızı dirilt ve umduklarımızın üstünde sürprizlerinle bizi sevindir.


“Ya Hû!” (3 defa) İmdadımıza âcilen, âcilen, âcilen yetiş ya Rabbî! Dileklerimize icabet buyur, icabet buyur, icabet buyur ya Rabbî!

Ey Nuh‘un (a.s.), kavmi hakkındaki duasına icabet eden, düşmanlarına karşı İbrahim‘e (a.s.) yardımda bulunan, Hazreti Yusuf‘u babası Yakub Peygamber‘e kavuşturan, Hazreti Eyyûb‘a dokunan zararı kaldıran, Zekeriya‘nın (a.s.) duasına kabul mührü vuran, Yûnus ibn Mettâ’ın (a.s.) tesbihini makbul sayan Rabbim! Dualarına icabet ettiğin bu peygamberân-ı izam hürmetine bizim dualarımızı da kabul eyle. İstediklerimizi bize lütfet. Mümin kullarına yapmış olduğun vaad-i Sübhanîyi bizim için de gerçekleştir.

“Ya Rabbî! Serisin ilah, Senden başka yoktur ilah. Sübhansın, bütün noksanlardan münezzehsin, Yücesin. Doğrusu kendime zulmettim, yazık ettim. Affını bekliyorum Rabbim!”

Sonsuz izzetine yemin olsun ki Allah’ım, sen gerçekleştirmezsen hiçbir emelimiz gerçekleşmez ve yüce hakkın için ya Rab, sen nasip etmezsen, biz recalarımızda hep haybet yaşarız.

Eğer yakınlarımızın gayret ve yardımı yavaş ve uzak olursa,
Biliriz ki, Allah’ın gayreti ve bize olan yardımı hızlı ve çok yakındır;
Ey Rabbimin gayreti, ey gayretullah, çabuk yetiş imdadımıza,
Ey Rabbimin gayreti, yetiş ki çözülsün ukdeler bir bir.

Düşmanlar saldırganlaştı, cevr ü cefaları arttıkça arttı; biz de koruyup kollayan Rabbimize sığındık. “Dost olarak Allah yeter, yardımcı olarak da Allah yeter. (1O defa) “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir! (7 defa) “Gerçek güç ve kuvvet sahibi sadece Allah’tır. (3 defa) “Bütün milletler içinden Nûh’a selâm olsun!”


Allahım! Dileklerimize icabet buyur. Amîn! Amîn! Amîn, ey sevdiği kullarını yardımsız bırakmayan Muin! Nebiler Serveri Efendimize ve bütün âl ü ashâbına salât eyle ve o salavât hürmetine dualarımıza kabul mührü vur.

Allah’ım! Düşmanlık yapanların sayılarını en iyi Sen bilirsin. Onların birliklerini boz ve hiçbirini yeryüzünde bırakma. Bakî ve sermedi olan yalnız Sensin. “Onlar bir tuzak kurdular, ama tuzaklarına karşı Biz de tuzak kurduk, kendileri farkında olmadan onların tuzaklarını bozduk, onların planlarını altüst ettik. Bak işte onların tuzaklarının akıbeti nasıl oldu! Biz onları da kendilerine uyan toplumlarını da imha ettik! işte onların, zulümleri sebebiyle ıssız kalmış, çökmüş evleri…” “Şimdi onlardan geri kalan bir şey görebilir misin?” “Şehrin altı üstüne gelmiş, ıpıssız yatıyordu.” “Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun ki böylece, zulmedip duran o güruhun arkası kesildi.”

Salât ü selâm Efendimiz Hazreti Muhammed‘in, tertemiz ehl-i beytinin, kerem sahibi ashâbının ve bütün enbiya ve mürselînin üzerine olsun. Hamd sadece ve sadece Âlemlerin Rabbi Allah‘a mahsustur.

Güven ve itimadım Sanadır ey celâl sahibi,
Hâl-i pürmelâlimi ve maksudumu Sen bilirsin;
O şer düşünenleri her işlerinde hüsrana uğrat,
Sen dilersen onları bir an önce mahvedersin.

Kutup ve bütün ebdâl kulların hürmetine,
Ricâlul-gayb yanındaki korunan sur,
Ve kahreden isimlerin hürmetine,
Rabbim, Sen de silleni bu zalimlere vur.

Bu Hizbü’n-Nasr‘ın nice üstün sırları vardır,
Rahman’ın nice gizli lütufları olduğu gibi;
Mevlamız, bizim dualarımıza icabet vaad etmiştir,
Öyleyse, Rabb-i Rahîm‘den istememek de ne ki!